Aynaya baktığında ne görüyorsun? Sorunun cevabı, hayatını nasıl yaşadığının en net göstergesi. Çünkü bir erkeğin dış görünüşü; özgüveni, niyeti ve hatta çevresinin ona bakışını belirler. ‘Görünüşe önem veriyorum’ diyenler kadar, ‘Dış, içten önemli mi?’ diye burun kıvıranlar da var. Ama gerçek şu: Tarzını umursamayan erkek, hayatın diğer alanlarında da körelmeye mahkumdur. Çünkü adam kendi yüzüyle, gövdesiyle barışmazsa, özgüvenden söz etmek hikaye olur.
Birçok adam, yataktan kalkınca tişörtüne rastgele uzanıp çıkıyor. Sakal uzamış, saç dağılmış, üzerine ne geçtiyse. ‘Zaten spor salonuna gidiyorum, tarz neden önemli?’ diyor. Asıl mesele şu: Kendine verdiğin değer dışına yansır. Kimse ütüsüz gömleğin altında saklı zekanı ilk anda görmüyor. İlk saniyede enerjini, temizliğini, kendinle barışıklığını okuyorlar. Çalımını hissettirip hissettirmediğin orada ortaya çıkıyor.
Sosyal medyada dolaşırken, şık giyinen adamlara ”şımarık” yaftası, özenli erkeklere ”fazla kendine düşkün” etiketi yapıştıran çok. Maskülenlik, dağınık olmak değil. Güçlü erkek, kendini bilinçli şekilde ortaya koyar. Çünkü adam bakımlıysa, kendine özen gösteriyorsa, o masaya girdiğinde enerjiyi değiştirir. Kadınlar seni konuşmadan tanır. İş görüşmesinde ya da kalabalık bir ortamda önce dış görünüşün konuşur. Dışın zayıfsa, içi kimse sorgulamaz bile. Giyimin, saçın, tenin, bir erkeğin ilk silahı.
Kimi erkek, ”Parayla mı alakalı?” diye bahaneye sarılır. Alakası yok. İş gören bir beyaz tişört, temiz bir jean ve maskülen bir bakış yeter. Parfümün çok pahalı olmasına gerek yok; tenin temizse, kokun özün olur. Tarz dediğin, markadan değil kimlikten gelir. Kimlik de seçimden doğar. Kendi tarzını oturtmadıysan, başkalarının tarzına özenmekten kurtulamazsın.
Bir adam; saçına duş sonrası birkaç dakika ayırsa, tırnaklarını kesse, basit bir gömleği bile özenle giyse, hem aynadaki halinden memnun olur, hem çevresine saygı sinyali verir. Sportif olmak, bakımlı olmak, bir şeyin peşinden gitmek sendeki disiplini gösterir. Sana saygı duymayan dünyada, önce sen kendine saygı göstermezsen kimse seni ciddiye almaz.
Görünüş, ilizyon değildir. Kadını etkileyen de patronu etkileyen de; adamın karizmasında, duruşunda, disiplininde şekillenir. Karakterin dışına vurur. Temizlik, giyim, saç – bunlar maskülen enerjini dışarı taşır. Hâla ‘önemli değil’ diyorsan; kendinle barışık olmadığın için bahaneye sığınıyorsun. Gerçek şu: Sahip olduğun görünüşle barış, kendi tarzını oturt, bakımlı ol. Yarını daha farklı görmek istiyorsan, bugün aynaya daha cesur bak.
Sonuç kısmı: Hayatın kontrolünü ele almak istiyorsan, ilk adım kendini hak ettiğin gibi sunmak. Bu sabah farklı bir şey dene; aynadaki adama gerçekten özen göster. İddia ediyorum: Çevrende ve kafanın içinde dengeler değişecek.
Unutma: Kendi tarzını oluşturmayan adam, hep başkasının gölgesinde yaşar.
