Zayıf adamın hikayesi çocuklukta başlar. Hep birilerine yaslanmak, başkasının kararlarını beklemek, konfor alanında yaşamak… Modern dünya, bu adamları görünmez yapıyor, hatta yok sayıyor. Bunu acımasızca söylüyorum çünkü gerçek bu: Bugünün dünyasında ayakta kalmak, hem mental hem de fiziksel gücü gerektiriyor.
Çevrendeki erkeklere bak. Kimisi hâlâ annesinin dizinin dibinde, kimisi sevgilisinin onayını bekliyor. Karar vermekten korkan, risk almayan, geri planda duran yüzlerce adam var. Onların hayatı bir türlü rayına oturmuyor, kadınlar tarafından ciddiye alınmıyor, işte terfi alamıyor, sosyal ortamda görünmez oluyorlar. Çünkü bu çağda zayıf adam; sadece fiziksel değil, karakter olarak da güçsüz olan adam, kaybolmaya mahkûm.
Sosyal medyada trend olan o sürekli şikâyet eden, hayatından memnun olmayan ama hiçbir adım atmayan adamlara bak. Her şey bitmiş gibi konuşuyorlar ama değişmek için bir milim kıpırdamıyorlar. Bu adamlar kimseyi etkilemiyor çünkü kendi hayatının iplerini eline almıyor.
Peki neden böyle oluyor? Çünkü modern toplumda ‘erkek olmak’, eskiye göre daha çok direnç gerektiriyor. Konfor çok, mücadele az. Hayat kolaylaştıkça, erkekliğin gerçek testi daha da zorlaşıyor; çünkü artık kimse sırf erkek doğdun diye sana liderliği teslim etmiyor. Bunu alman, hak etmen gerekiyor.
Her başarılı adamın bir hikâyesi var: Ayağa kalktığı, ‘ben buradayım’ dediği bir an. O anı yaşamak için önce kendi gücünü fark etmen şart. Başkasından onay bekleyerek, kurban psikolojisini oynayarak, maskülen yolu yürüyemezsin. Çünkü kadınlar güçsüz adamı duygusal yük olarak görüyor. İş dünyası seni ezip geçiyor. Arkadaşların bile zamanla uzaklaşıyor.
Bu noktada dönüp kendine sorman lazım: Hayatımda neyin sorumluluğunu gerçekten aldım? Çünkü sorumluluk almak, güç kazanmaktır.
Doğruyu arayan adam asla hazıra konmaz. Kendi yolunu kendi açmak zorunda. Onay aramadan, sızlanmadan, kimseye bahane üretmeden… Çünkü kimse gelip seni bulmaz. Güçlü adamı herkes bulur. Çünkü güçlü adam kendini gösterir, başını dik tutar. Yıkılırsa kalkar, kaybolmaz, özünü kaybetmez.
Modern ilişkilerde de aynı oyun var. Kadınlar herkes gibi olanı değil, duranı – karakteri olanı seçiyor. Zayıf adam sevgilisi tarafından yönlendiriliyor, ilişkide devamlı ‘acaba o ne ister?’ diyor. Halbuki kadınlar lider ruhlu, net erkek istiyor. Bunu anlamayan adam, ilişkide her zaman oyun dışı kalıyor.
Ekonomi mi? Güçsüz karakter parayı yönetemez. Disiplin yoksa, hedef yoksa, hayaller ciddi değilse; parayla arandaki ilişki hep kısa süreli olur. Çünkü zayıf adam, para kazanmak için fedakarlık yapmayı bilmez. Rahatını bozamaz, kendini geliştiremez. Para da bu adama gelmez.
Peki, bu döngüyü nasıl kıracaksın? Önce yaşamında konfor alanlarını belirle. Nerede gereğinden fazla rahat kaldın, nerede sorumluluktan kaçtın? Bu soruları kendine sor. Yalan yok: Zayıflığınla yüzleşmeden güçlenemezsin.
Erkek gibi yaşamak, devamlı şikâyet etmek değil; çözüm üretmek, mücadele vermektir. Her gün yeni bir adım at. Kendine yatırım yap. Sporda, işte, ilişkide ufak zaferler elde etmeye başla. Maskülen güç, birden gelmez; her gün üzerine koyduğun disiplin ve kararlılıkla ortaya çıkar.
Sonuç: Modern dünyada zayıf adam görünmez ve unutulur. Kimse sana acıyarak değer vermez; saygı duyulan adam olmanın yolu; öz disiplin, net duruş ve mücadeleden geçer. Bugün harekete geç. Gücünü ortaya koy. Çünkü erkek gibi yaşamak, başkasına değil önce kendine liderlik etmektir.
Son cümle: Konfor alanında kalırsan sadece yaşarsın, risk alırsan erkek gibi yaşarsın.
