Uyandın. Alarm çalıyor. Aynı sabah, aynı musluk sesi, aynı telaş. Dışarıda bir yerde başka hayatlar yaşanıyor; senin hayatın sıkışmış. Sanki bir labirentin duvarlarına çarpa çarpa ilerliyorsun. Belki işte, belki ilişkide ya da kendi kafanın içinde kayboldun. Modern dünyanın erkeği; yapacak çok şey var ama hiçbirine tam yetemiyorsun.
Çocukken ‘büyüyünce adam olmak’ basitti. Şimdi ise adam olmak, yeni bir labirent. Para kazanmak zorundasın – yetmiyor. Vücut yapman lazım – vakit yok. Kadınlarla iyi olman lazım – dengeler bozuk. Bir de üzerine ‘duygularını aç’, ‘kibar ol’, ‘ama fazla değil’ gibi bilumum blokaj… Sistem öyle bir kodlanmış ki, seni güçlü olmaya zorluyor ama içinde kalan sesi boğuyor.
Sosyal medya da eklenince tablo daha da karanlık. Sağda fit adamlar, solda ultra başarılılar, her gece başka mekanda başka hayatlar. Sen ise hem bu görüntülerin gerisindesin, hem de görünmez baskılar altındasın. ‘Yeterince iyi miyim?’ sorusu zihin duvarlarında yankı yapıyor. İşte gerçek: Erkeklerin çoğu bu labirentte kaybolmak üzere. Çünkü sınır çizmek artık lüks, net duruş gösteren erkek zor bulunuyor.
Peki bu işin çıkışı yok mu? Var. Ama önce şunu kabullenmek gerekiyor: Tek kişilik dev kadro olmayacaksın. Her alanda ‘en iyi’ olma çabasından vazgeçmelisin. Çünkü maskülenlik, rol yapmak değil; net ve kararlı durmak. Kendine şunu sor: Sahiden ne istiyorum? Şu an yaptıklarım beni kendime yaklaştırıyor mu, yoksa sadece başkalarını mutlu mu ediyor?
Modern dünyada erkeğin en büyük problemi: Onay, takdir, kabul arayışı. Kıyafetin, araban, kas oranı, network’ün… Bunlar olmadan adam sayılmak imkansız gibi sunuluyor. Oysa gerçek erkeklik, şovdan uzak; karakterde, sözde, disiplinde. Bir kadına da, işine de, dostuna da netlik ve değer sunabildiğinde zaten ayakta kalırsın.
Sosyal medya olayları anlatıyor: Bir adam lüks arabasında poz atarken, başka bir adam kitap okuyarak sessizce gelişiyor. Hangisi daha güçlü? Kısa vadede cevabın hangisi olduğunu herkes biliyor. Ama uzun vadede? Derinliği olan adam, kökü toprakta olan ağaç gibi uzun yaşar. Fırtına gelir, dalı kırılır; ama kökü sağlamsa yeniden büyür.
Modern sistem, seni yoracak. Sürekli yeni bir hedef, yeni bir arayış. Bu döngüye kapılıp sahte başarılarla ömür tüketen binlerce adam var. Sen böyle olmak zorunda değilsin. Kararını ver: Gücünü dış göstergelere bağlamayacaksın. Yeri gelir başarısız olacaksın, hata yapacaksın, yalnız kalacaksın belki. Ama o yalnızlıkta bile kendinle barışabilmen, maskülenliğin ta kendisi.
Çıkış yolu mı?
1. Sınırlarını Belirle: Kimseye kendini kanıtlamaya çalışma. Herkesi mutlu etmek senin görevin değil. Önce kendi rotanı netleştir.
2. Netlikten Taviz Verme: İlişkide, işte, arkadaşlıkta – duruşun olsun. Şartlar değişse de karakterin sabit kalsın.
3. Gereksiz Karşılaştırmadan Vazgeç: Başkası senden önde, daha iyi, daha güçlü olabilir. Sen kendi liginde mücadele ediyorsun. Kendi gelişimine odaklan, boy ölçüşme.
4. Doğrudan Konuş: Hayatında gereksiz rollere veya yalanlara yer verme. Net ol, dürüst ol. Kardeşine anlatır gibi konuş.
5. Rutine Saplanma: Her gün aynı döngüde yaşamaktansa, yeni deneyimlere alan aç. Spor, sanat, okuma, tartışma… Ne varsa hayat kat.
Son söz: Adam olmak, kendine sadık kalabilmektir. Başkalarının beklentisine göre şekil alan adam bir süre sonra kendi yörüngesinden kopar. O yüzden bugün, bu yazıdan sonra, kafanı kaldır, rotanı çiz, kimseden onay beklemeden ilerle. Çünkü er meydanı, yol çizen adamları affetmez. Kendi yolunu çizen adam ise her fırtınada dimdik ayakta kalır.