Bir yerde kaybolmuş gibi hissettin mi? Hani bir yanda iş, bir yanda hayat, bir yanda ilişkiler… Her yerden bir beklenti, her köşede başka bir baskı. Modern erkek dediğin, bazen sadece yönünü arayan bir adam aslında. Toplum sana her gün başka bir maske sunuyor: Yakışıklı ol, kaslı ol, para kazan, iyi partner ol, dost ol… Ama tek bir adamın kaç farklı role bölüneceğini kimse konuşmuyor. İşte mesele burada başlıyor: Kendini kaybetmeden nasıl adım atacaksın? Başkalarının senin adına yazdığı senaryoya göre değil, kendi rotanda nasıl ilerleyeceksin?
Sosyal Medya ve Algı Oyunu
Sabah açıyorsun Instagram’ı, herkes mükemmel. Ya altı paketi var, ya spor arabası. O fotoğraflardaki adamlar sanki dünyayı fethetmiş. Bize ise yerden bakınca her şey eksik geliyor. Gerçek şu: O “kusursuz adam” görüntüsü sahtedir. İki filtre, üç poz, tatille alınan anlık mutluluklar. Sen kendi gerçekliğini o fotoğrafın arkasındaki masalla kıyaslarsan kaybolur gidersin. O yüzden ilk kural: Kendi ekseninde dönmeyi öğren. Başkasının çevresi seni sarhoş eder.
Psikoloji: Asıl Savaş İçinde
Bir adamın en zorlu savaşı kendi zihnindedir. Dışarıda ne kadar sağlam dursan da içerideki çatışmalar yorucu. Kendini başkalarıyla kıyasladıkça, ne kadar kazansan da tatmin olmuyorsun. Çünkü asıl başarı dışarıda değil, içeride kazanılır. “Nereye gidiyorum? Gerçekten ben miyim?” diye sorabiliyorsan, işte bu kafa rahatlığına giden yolun başıdır. Başarısız olmak değil, kendi yolunda kaybolmak en büyük korkudur. Cesaret, herkes gibi olmamayı göze alabilmektir. Hakikati bulmak için önce kaybolmayı göze alacaksın.
İlişkiler: Kaybetmekten Korkmak
Kadınlarla ilişkilerde sık sık şunu duyarsın: “Ne kadar ilgi gösterirsem o kadar az kıymet görüyorum.” Çünkü burada da denge önemli. Sen partnerine alan tanıyabiliyor musun? Kendi ilgi ve tutkularını kaybetmeden bir ilişkiye girebiliyor musun? Kadına odaklanırken kendin olmayı bırakırsan, sonunda kendisiyle yetinemeyen bir adama dönüşürsün. İlişkide değer göstermek güzeldir, ama kaybolmak tehlikelidir. Güçlü erkek rolüne saplanıp kendi hassasiyetlerini görmezden gelirsen güç değil yük olursun. Gerçek güç, ne kadar kırılgan olabileceğini de bilmekte.
Dışarıdan Gelen Baskı: “Erkek Adam Böyle Olmalı”
Aile, çevre, sokak… Herkesin bir erkeklik tanımı var. Kimi duygusuz adamı över, kimi sürekli gülen adamı küçümser. Oysa tek bir erkeğe bin çeşit rol biçilmez. Sen, kendi doğrunu kendin inşa edeceksin. Özsaygı, başkalarının alkışına göre şekillenmez; sessiz kaldığın anlarda, kendi iç sesin yüksek çıkıyorsa orada başlar.
Dengeyi Nasıl Bulacaksın?
Sorunun bir reçetesi yok. Ama işe şuradan başla:
1. Sosyal medyada gördüğüne körü körüne inanma. Kendi hayatını gerçekçi bir değerle ölç.
2. Kendini sürekli başkalarıyla kıyaslamayı bırak. Her adamın yolu farklıdır. Kendi tempoda yürü.
3. İlişkide de, işte de, arkadaşlıkta da önce kendine alan aç. Sen ne istiyorsun? Ne hissediyorsun? Bunu cevapla.
4. Maskülen olmalı mısın? Evet, ama başkasının tanımına göre değil, kendi gerçeğine göre.
5. Hatalarının ve hislerinin sorumluluğunu al. Kaçma, yüzleş. En zoru budur.
6. Hayatını başkasının gözünde kaybettiğin anda, ilerisi sadece boşluk olur. Yoldan sapmamak için haritan kendi içinde olmalı.
Gerçekçi misin?
Evet, bugün hayatta kalmak bile savaş. Duygularını, işini, ilişkilerini dengelemek kolay değil. Bazen gerçekten tükenmiş hissedeceksin. İşte orada vazgeçmeyen adam ile savrulan adam arasında bir çizgi var. O çizgiyi hep sen çizersin. Tek başına, kendi kararınla.
Sonuç:
Maskülen olmak rol yapmak değil. Hayata net, dik ve gerçekçi yaklaşmaktır. Yoldan çıktığını hissettiğinde, kendini tekrar bulmak zorunda olduğunda bil ki; kafanda dönen o soruların cevabı da, o güçlü omuz da sensin. Kendi hayatından kaçmazsan asla kaybolmazsın.
Unutma: Yol haritası arama. Senin haritanda VARIŞ NOKTASI yok. O yolu her gün yeniden kendin çizeceksin. Şimdi kalk, adımını kendin için at.
