Kariyer… Kimisine göre hayatta ilerlemenin zorunlu yolu. Kimisine göre ise bir güç oyunu. Ama hangi pencereden bakarsan bak, bir yerde patronun, müdürün ya da iş ortamında güç sahibi olan birileriyle karşılaşacaksın. Ve gerçek şu ki; modern dünyada maskülen duruş sadece sporda ya da ilişkilerde değil, iş hayatında da kendini belli ediyor.
Çoğu adam işte hakkını ararken zorlanıyor. Çünkü bize hep şu öğretildi: Dik başlı olma derler, boyun eğmeni beklerler. Ama bir adam hem saygılı hem sağlam durabilir mi? Evet, hatta durmak zorunda. Çünkü patronun senden beklediği şeyin sınırı yoktur. Sen izin vermezsen, kimse ipini çekemez.
Hadi, iş hayatındaki erkeklikle yüzleşelim. Patron dediğin, senden üstün mü? Hayır. Onun kartviziti var, senin karakterin. Unutma, kartvizit cebine girer çıkar, ama karakter ömür boyu. Şimdi şöyle düşün: Sen patronuna gereğinden fazla boyun eğince, birkaç ay rahat edersin belki; ama bir ömür boyu ‘ezik’ duygusuyla yaşarsın.
Sosyal medyada her gün “işini kaybeden”, “mobbinge uğrayan”, “patronunun hakaretini sineye çeken” adamlar var. Hikayeler birbirine benzer. Patron bağırır, adam sustuğu için dırdır devam eder. Halbuki iş hayatı, biraz sınır koyabilen adamı affetmez ama ona da saygı duyar. Eğer tavrını net çizersen insanlar senin karşına değil, yanında durmayı tercih eder.
Bir adam için işte maskülen tavır nasıl gösterilir? Her sabah duşunu alıp ceketi giymekle olmaz o iş. Duruşunu tavrın belirler. Patron sendikini ezmeye çalışıyorsa, önce sakin kal. Sesten ya da abartıdan güç devşireceğine inanmaz, konuşmanı kısarsın. Birkaç cümle yeter: ‘Bana böyle hitap etmenizi doğru bulmuyorum.’ Yalnızca bunu söylemek, adamı sınırlar. Çünkü modern erkek, karşı tarafı fazla önemseyip kendi sınırını unutursa, önce işini sonra saygısını kaybeder.
Şunu da unutma: Patronun seni kovmasından çok, senin kendi değerinden vazgeçmen daha tehlikelidir. İşe ihtiyacın olabilir, hayat gerektirir. Ama kendini hiçleştiren adam, o işte bir gün huzur bulamaz. Para, statü, terfi… Bunlar güzel de, insan kendi sınırını kaybederse cebine giren paranın hiçbir anlamı kalmaz.
Modern psikoloji de bunu söylüyor. Sınırı olmayan bir adam her kötülüğe açık, her söze savunmasızdır. Kendini ifade edemeyen, ‘uyum sağlıyorum’ diye silinen bir erkek, zamanla aynaya baktığında kendine yabancılaşır. Başarı, patronun gözünde değil; kendi gözünde çizdiğin sınırda başlar.
Ne yapmalı? Herkese kafa tut demiyorum. Ama hakkının yenmesine de göz yumma. İş arkadaşın eziliyorsa, önce kendince bir adım at; küçük bir destek, büyük bir maskülenliktir. Çözümsüz sandığın anlardaysa, çıkış yolunu ara: Gerekirse iş bul, gerekirse konuşmaktan çekinme. Kimse sonsuza dek hiçbir koltukta oturmaz.
Ve en önemlisi: İşini kaybedebilirsin. Ama bir adam onurunu kaybederse, başka bir masada asla yaşayamaz. Patronlar değişir. Ama duruşun sana kalır. Gerçekten güçlü erkek olmak için ne yapacağını değil, neye boyun eğmeyeceğini bilmek zorundasın.
Bugün bir karar ver: Patronun gölgesinde mi, yoksa kendi çizginde mi yaşamak istiyorsun? Bu sorunun cevabı sana yolunu gösterir. Unutma:
Gerçekten güçlü adam, kendine saygısını patronun bakışına değişmez. Bugün, işte de hayatını çiz, hakkını ara… Ve en önemlisi, kendini asla değersiz hissettirme.