Kafan karışık. İstiyorsun. Hayalini kuruyorsun. Ama harekete geçemiyorsun. Elini bağlayan bir şeyler var: belki korkun, belki konforun, belki de çevren. Ama gerçek şu kardeşim: hayatta sindiğin yerde, kimse sana altın tepsiyle fırsat sunmaz. Hareket yoksa, sahip olduklarını da yavaşça kaybedersin…
Çoğu adam oturup düşünüyor: “Nasıl daha iyi olurum? Neyi farklı yapmam lazım?” Güzel. Düşünmek, planlamak iyidir – ama fazlası felaket. Hareketsiz kalan adamın fikirleri zamanla küflenir. Kendine bak: her yeni hedefte önce bir heyecan, sonra yavaşça kaybolan bir motivasyon. Çünkü asıl mesele, başlamakta değil, devam edip yolu bitirmekte.
Peki neden bu kadar çok adam başladığı işi bitiremiyor? Çünkü sonuçlara, başkalarının onayına, ya da mükemmel şartların oluşmasına bağlı kalıyor. “Şartlar uygun değil”, “Şimdi zamanı değil”, “Belki biraz daha beklemem gerek”. Bunların hepsi yalandan bahane. Şartlar hiçbir zaman tam olmaz. Kendini kandırmak kolay ama bunun adı cesaretsizlik, kayıtsızlık ya da gizli bir korkudur. Dışarıdan kimse anlamaz, ama adam kendi içinde bilir o eksiği.
Hayatta istediğini almak için önce risk alacaksın. Burada risk deyince akla büyük işlerden, milyar dolarlardan bahsetmiyorum. Sabah cama bir bardak soğuk suyu dökmek, spor salonuna gitmek, kadına mesaj atmak… Bunlar da risk. Sonucu bilmiyorsun. Ama o riski göze almadan yeni bir kapı açılmaz.
Sosyal medya bugün herkesin kendini sahte cesur gösterdiği bir arena. Herkes motivasyonel laf atıyor. “Başar, savaş, pes etme!” Peki, bu lafı atanların kaçı gerçek hayatta bir adım öne çıkıyor? Görmüyorsun çünkü çoğu hareket etmiyor. Söz havada, eylem yeraltında. Kazanan adamı öne çıkaran ise kelime değil, adımlarıdır.
Psikolojiye gelirsek: Adım atamayan adam ya yenilgiyi baştan kabullenmiş, ya da geçmişteki başarısızlıkları hâlâ zihninde tutuyor. Mesela, ilişkilerde hareket edemeyen erkekler genelde ya eski reddedilmelerine takılı, ya da terk edilmekten korkuyor. Oysa maskülenlik, risk almaktır. Deneyeceksin ve bazen kaybedeceksin. Kaybetmek rezillik değildir. Asıl rezillik, korkudan hiçbir şey yapmadan beklemektir.
Modern erkeklikte “güçlü adam” tipi yanlış anlaşılıyor. Güçlü adam, duygusuz, robot gibi soğuk durmak değil. Güçlü adam; korkusuna rağmen yoluna devam edendir. İlişkide, işte, dostlukta, antrenmanda… Birçok kadın “erkek gibi erkek” dediğinde kastettiği budur: karar alıp uygulayan, sorumluluk alan ve sonucu beklemeden yoluna devam eden adam.
Bazen hareket, başkasının onayını beklemeden başlamaktır. İlişkide; adım atmaktan çekinme, karşılık göremeyince hemen vazgeçme. Kendi rotanı çiz. Parada; yatırım yapmaktan korkma, bir projeye başla ve hataların tadını çıkar. Fitness’ta; ilk gün herkes gibi yetersizsin, ama pes etmesen üç ay sonra farkı aynada görürsün. Bugün harekete geçmeyen adam, yarın kaybetmenin acısını iki kat yaşar.
Dürüst olalım: sence bugüne kadar durmaktan gerçekten ne kazandın? Fırsatlar, harekete geçenleri bulur. Hareketsiz adamın hayatı sessizce çöker. Cümleler değil, hamleler değiştirir kaderi.
Çözüm mü? Küçük bir adımla başla. Mükemmellik için bekleme. Riski göze al. Korkunu hisset ve yine de devam et. Bırak başkaları ne derse desin. Hayatta bir yol, ancak onu yürümeye başlarsan görünür. Ve asıl farkı yaratan budur: bugün yaptığın küçük bir hareket, yarın sahip olacağın büyük bir hayatı başlatır.
Unutma:
Harekete geçmeyen adamın hikayesini kimse anlatmaz. Kendi destanını yazmak istiyorsan, bugün kalk ve o ilk adımı at.