Kendinden Vazgeçmeden Sev: Modern Erkekte Sağlıklı Sınırlar Nasıl Kurulur?

Hayatında bir kadına yer açtığında, hep şu soruyla karşılaşırsın: Nerede durmalı, ne kadar vermeli? Seviyorsun. Belli ediyorsun. Hatta bazen kendi isteklerini ikinci plana atıyorsun. Ama bir noktada yoruluyorsun. Çünkü sınırını bilmeden verdiğin her şey, günün birinde seni tüketiyor. Bugün konuşacağımız mesele tam da bu: Erkek hayatında sağlıklı sınır nasıl kurulur, sevmenin sonu kendinden vazgeçmek mi olmalı, yoksa dengede kalmak mı lazım?

Bir adam acı çektiğinde genelde şöyle olur: Önce içinden verirsin. Sevgini, zamanını, emeğini… Sonra karşındaki kadının ilgisi azalınca hem şaşırırsın, hem içerlersin. Oysa ki asıl mesele, kadının değil; senin sınırlarını çizememen. Çünkü içindeki ‘onay arayan çocuk’ sürekli daha fazlasını yapıyor. Onu etkileyim, o mutlu olsun, benden razı olsun… Böylece kendi çizgini siliyorsun, ilişki iki kişi olmaktan çıkıyor, sen eksiliyorsun. Bugün biraz net bakalım: Bir erkek neden sınır koymalı? Çünkü sınır, bir duvar değil; bir pusula. Kime ne kadar değer vereceğini, kendini nerede konumlandıracağını gösteren bir hayat çizgisi.

Modern ilişkilerde erkek dediğin net olacak. Sevgi verir, ama kendini silmez. Değer verir, ama körü körüne peşinden gitmez. Kadınla vakit geçirirsin, ama asla kendi hayallerinden, dostlarından, hobilerinden feragat etmeden. İşte kritik mesele burada: Sırf mutlu etmek uğruna, ‘her şeye evet’ diyen adam, bir süre sonra kaybolur. Çünkü çerçevesiz bir hayat, merkezi olmayan bir şehir gibidir; kim girse, istediği yoldan seni işgal eder.

Birçok sosyal medya olayında bunu açık açık görüyoruz. Adam bütün varlığını bir kadına yatırıyor, kadın ise ona değil, kendi yoluna bakıyor. Sonra ’emek verdim, neden olmadı?’ serzenişi başlıyor. Gerçek şudur: Hiçbir sağlıklı kadın, karakterini silen, kendi sınırını çizemeyen adama uzun süre ilgi duymaz. Onun yanında olmak ister, ama hep mesafeli kalır. Çünkü çerçevesiz bir adam, kendi çekimini de kaybeder. Dışarıdan sadece ‘iyi biri’ gibi görünürsün; ama hatırlanmaz, arzu edilmezsin.

Peki neden oluyor bu? Maskülen enerji kontrol ister. Kontrol, başka birini baskılamak değil; kendi hayatının direksiyonunda oturmaktır. Yani karşındaki kişiyle aranda, ne yapabileceğin, neye tahammül edebileceğin ve nereye kadar gideceğin net olmalı. Bir kadınla plan yapıyorsun diyelim. Programı tamamen ona göre ayarladığında, karizman azalır. Kendi hayat programın belli, ona dahil olur. Olmazsa, sorun yok. Kalbin açık ama rotan sabit.

Psikolojide buna ‘kişisel sınır bilinci’ deniyor. Çocukken konulmayan sınırlar, ilerleyen yaşta ya tamamen sert duvarlara ya da hiç çizilmeyen, flu çizgilere dönüşüyor. Dünyanın en cazibeli adamına bak: Kendi hayatında merkezli, net, duygusal şantajlara karşı kör. Çünkü kendisini ‘kaybetmek’ korkusuyla hareket etmiyor. Onun enerji alanına giren partner, onun merkezini sarsmadan yanında kalıyor. Bu adam, hem güvenilir hem de çekici oluyor. Çünkü kendisini merkeze alıyor; sağlıklı ilişki tam da burada başlıyor.

Sen maskülen bir adamsan, samimi olursun ama her isteğe boyun eğmezsin. Kadının ‘bunu yapabilir misin?’ dediğinde evet dersin; ama sınırlarını net çizersin. İstemiyorsan, hayır dersin. Sert değil, net bir dille. Çünkü ‘evet’inin kıymetini ‘hayır’ların belirler. Her şeyi yapan adam, sonunda hiçbir değerini koruyamaz. Çünkü karşıdaki, neye güveneceğini, nerede duracağını şaşırır.

Bir de ilişkinin başındaki bol jestler, çoğu erkek için tuzak haline geliyor. Çiçekler, sürprizler, pahalı hediyeler… Başta bol keseden davranınca, kendi standartını ayarlayamıyorsun. Sonra o tempoyu sürdüremez hale geliyorsun. Bu da ilişkide çatlak oluşturuyor. Kendine sınır koyarsan, sadece duygusal olarak değil, maddi ve zaman yönetiminde de sağlam kalırsın. O yüzden, sevgini gösterirken, kendi çizgini çiz. Çünkü çizgi netse, karşı taraf da ona göre şekillenir.

Burada mesele, sevgini kısmak ya da soğuk adam olmak değil. Mesele, merkezde kalmak. Yani sevmek ama kendini silmemek. Senin de hayatında kendi kırmızı çizgilerin, önceliklerin, yalnız kalma isteğin, dostların, hobilerin olacak. Bir kadınla zaman geçirdikten sonra, kendi alanını koruyabilmek erkeğin gerçek gücüdür.

Sosyal medya sana hep ‘ver, daha çok ver, daha çok al’ diyor ama doğrusu bu değil. Seviyorsan, net ol. Kendini anlat, isteğini söyle, gerekirse sınırını belirle. ‘Hayır’ diyebilen adam, korkulan adam değil; saygı uyandıran adamdır. Çünkü kimsenin kolayca silip atamayacağı bir ağırlık taşır. O dengeyi tutturan erkek, yanında olan kadına gerçek değerini hissettirir. Çünkü kendi değerinden fedakârlık yapmaz.

Bir ilişkide güçlü olmak, duygusuz olmakla karıştırılmamalı. Senin hassasiyetin, sadece kendinle ilgili. Kendini seviyorsun; bu yüzden sınırını net koyuyorsun. Ortada bir haksızlık, bir saygısızlık varsa, sessiz kalmıyorsun. Çünkü senin için değerli olan şey, aranızdaki bağ kadar, kendi benliğindir.

Sonuç olarak; maskülen enerji sınır koyar, değerini yükseltir. Sınırı olmayan adam, bir gün ortadan kaybolur. Bugün kendine sor: Bu ilişkide, bu hayatlarda, gerçekten merkezde misin? Seviyorsun evet, ama önce kendini seviyor musun? Sınırlarını netleştir, değerini arttır. Yolun sonunda şunu hatırla: Sırtını başkasına değil, önce kendi omzuna yaslamayı öğrenmeden hiçbir kadının gerçek sevgisine sahip olamazsın.

En Önemli Haberlerden Haberdar Olun

"Abone Ol" butonuna tıklayarak, Gizlilik Politikamızı ve Kullanım Şartlarımızı okuduğunuzu ve kabul ettiğinizi onaylamış olursunuz.
Yorum Ekle Yorum Ekle

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Previous Post

Maskülen Duruş: Erkek Adam Neden Herkes Gibi Olmaya Çalışmamalı?

Next Post

Kendini Kaybetmeden Başarıyı Yakala: Modern Erkeğin Oyun Değil, Sahici Gücü