Birçok adamın ortak noktası, kaybetmekten deli gibi korkması. Hayatta, ilişkide, işte… Her yerde aynı tereddüt. Bir adım atacaksın, ama aklına hep o lanet soru geliyor: “Ya kaybedersem?” Ve inceden bir fren çekiyorsun kendine. Sonra da kısır bir döngü başlıyor: Hareketsizsin, çünkü risk almak istemiyorsun. Risk almadıkça da ne başarı, ne gerçek bağ, ne de doyum geliyor.nnDürüst olalım: Erkek dediğin önce kendiyle yüzleşir. Neden korkuyorsun? Başarısız olmaktan mı? Reddedilmekten mi? Dalga konusu olmaktan, hatta alay edilmekten mi? Bu korkular, modern şehir hayatının sana giydirdiği konforlu bir ceket. Rahat, alışkanlık yapıyor. Çünkü denemiyorsun, hata yapmıyorsun, eleştirilmiyorsun. Ama asıl kayıp burada başlıyor. Adam olmanın asıl bedeli, risk almaya cesaret edebilmektir.nnKafaca güçlü erkek, kaybetmekten korksa da harekete geçer. Çünkü bilir ki, kazanmak için risk alınır. Kolaya kaçan, hep güvenli alanında duran adam ise büyüyemez. Mesela sosyal medyada harika hayatlar izliyorsun. Adamın biri tatile gitmiş, öbürü iş kurmuş, bir başkası ilişkiye başlamış. Sen ise her şeyin “garantisine” oynarken, onlar aksiyona geçiyor. Ama perde arkasında kaç sefer tökezlediklerini, kaç hata yaptıklarını asla görmüyorsun. Çünkü asıl güç, o düşüp kalkışlarda gizli.nnBir kadına duygunu söylemekten çekiniyor musun? İş değiştirmekten mi korkuyorsun, yoksa arkadaş grubunda komik duruma düşerim diye mi düşünüyorsun? Bak kanka, bunların hiçbirinin garantisi yok. Ama risk almazsan, hiçbir zaman neyi gerçekten yapabileceğini öğrenemezsin. Bazen kazanırsın, bazen kaybedersin. Ama en azından yaşayan, deneyen, öğrenen adamsın.nnPsikolojide buna “konfor alanı sendromu” denir. Adam bir noktadan sonra o kadar güvende hissetmeye alışır ki, adım atamaz. Çünkü her şey tanıdıktır, sürpriz yoktur, yenilik yoktur. Ama hayat orada akmaz. Gerçek doyum, heyecan, güç ve bağ ancak sınırların dışında yaşanır. Ve sınırın ötesine geçmek, acıtır. Vücut geliştirmede de kural aynıdır: Kasın gelişmesi için önce zorlanması gerekir.nnErkekliğini yaşamak, çoğu zaman yanlış kararlar almak, mahcup olmak, bazen rezil olmak demektir. Ama ondan sonra yeni bir adama dönüşmek de maskülenliğin ta kendisidir. Her güçlü adamın hayatında bir düşüş vardır. Fakat onların farkı, kalkıp bir daha denemekten utanmamalarıdır. Ancak tekrar tekrar kaybeden adam, sonunda kazanmanın gerçek anlamını öğrenir.nnGünümüz dünyasında erkeklere sürekli “temkinli ol, fazla açılma, duygularını gösterme, hep mükemmel görün” baskısı yapılıyor. Oysa asıl karizma, denemeye cesaret etmekte. Kadının gözünde çekici erkek, her şeyin en iyisini yapan adam değil; olmaya cesaret eden adamdır.nnParan yoksa, risk alıp üretmeye çalış. İlişkide hata yaptıysan, yüzleş, ders al. Arkadaş ortamında samimi ol, rol yapma. En kötü ne olur? Eleştirilirsin, gülerler, belki terk edilirsin. Ama unutma: Seni yerinde saymaya zorlayan korkular, büyümeni de engelliyor.nnHayatta bir şeyi garantilemek istersen, kaybı da kabul etmen gerekiyor. Çünkü garanti, tutukluktur. Hareket, riskin içindedir. Güçlü erkek her zaman kazanmaz, ama her zaman denemeye devam eder.nnSonuç: Kendine şu soruyu sor; “En çok ne kaybetmekten korkuyorum?” Eğer cevabın belliyse, işte orası senin büyüme alanın. Kaybetmeyi göze alamayan, asla gerçek anlamda kazanamaz. Bugün kaybetmekten korktuğun şeye bir adım at. Çünkü ancak denemeye cesaret eden adam, hayatı kendi elleriyle şekillendirir.nnVe unutma: Kaybetmekten korkarsan, hayattan zaten çoktan kaybetmişsindir.
Home Kaybetmekten Korkan Erkek Asla Kazanamaz – Cesaretin Maskülen Yüzü