Bir adam yalnız kalmayı göze alamıyorsa, kendini asla tanıyamaz. Bunu herkes içten içe bilir ama çoğu inkar eder. Erkek, bazen boş bir odada, dört duvar arasında, kendi sesini duymaktan korkar. Kendiyle yüzleşmek, başkasının yanında konuşmak kadar kolay değildir. Çünkü kalabalıklar ego taşır; yalnızlık ise kemikleşmiş gerçekleri ortaya koyar.
Peki neden kaçıyoruz yalnızlıktan? Çünkü her yerde ‘ekip’, ‘network’, ‘çevre’ konuşuluyor. Sanki adam tek başına bir şey olamazmış gibi. Sosyal medyada, başarı hikayelerinde hep bir ekip ruhu parlatılır. Oysa adam dediğin, en zor anında bile tek başına ayağa kalkmayı bilendir.
Bak, hayatında zor dönemeçler olacak. İş bulamadın, sevgilin gitti, ailenden darbe yedin, dost sandıkların arkasını döndü. O anlarda yanında yığınla insan olmasını bekleme. Güçlü erkek, yalnızlığı kabullendiği gün maskülenleşir.
Çünkü yalnız kaldığında, masken yok. Kimseye poz yapmana gerek yok. Zaaflarını da, hırslarını da dürüstçe görürsün. Kimsenin tesellisine bel bağlama; adam olmak kendi acını sindirebilmektir. Çevrendekilerin birkaç teselli cümlesi, seni kurtarmaz. Yara kendi kendine kapanır.
Ama dikkat et; yalnızlıkla izole olmak farklı şeylerdir. Kafaya takıp içine kapanırsan, karanlıkta kaybolursun. Asıl mesele, yalnızlığı güç kaynağına çevirmekte. Sessizlikte plan yapmak, kendini tartmak… O sessizliğin içinde; “Ben ne istiyorum?”, “Kime güveniyorum?”, “Ne için savaşacağım?” diye sorarsın. Yanıtın olmadığında bile yılma. Soru sormak, omurgalı adamın işidir. Cevap zamanla gelir.
Erkekliği şekillendiren şey, başkalarını etkilemek değil, kendini tanımak ve geliştirmektir. Kimse sana gerçek yolu göstermez. Toplumu, kadını, dostunu dinlersin; ama karar anında kimse yanında değildir. Destek bekleme. Dilin kemiği yoktur; herkes konuşur. Mücadele senin omuzlarında.
Mesela en yoğun olduğun günleri düşün. Koşturuyorsun, herkes senden bir şeyler istiyor. Bir akşam yalnız eve döndün; elinde telefon, dışarıda bir sürü davet. Seçimini yapıyorsun: Yalnız kalıp kendine yatırım mı yapacaksın, yoksa yine oyalanacak bir kalabalığın içine mi atlayacaksın? Çoğu erkek kaçıyor yalnızlıktan; çünkü kendiyle baş başayken o gerçekleri duymak istemiyor. Ama esas dönüşüm yalnızlıkta başlar.
Güçlü adamın en sessiz çilesidir yalnızlık. Çünkü etki bırakacak adam, önce kendi ruhunda karşılığını bulur. Başarılı adamların hepsine bak; en belirgin ortak özellik, karanlıkta cesurca kalabilmeleridir. Sonra güneşe çıktıklarında kim olduğunu bilen insanlara dönüşürler. Hayat kolay değil, bunu bir kenara yaz. Her zaman alkış gelmeyecek, destek bulamayacaksın. Ama o yalnız geçirilen saatler asıl gücün mayasıdır.
Kimi zaman, özellikle ilişkilerde, erkek kendini partnerine ya da çevresine fazla adar. Kendini ihmal eder, onlara destek olurken kendi varlığını unutmaya başlar. Sonra bir bakar ki, kendiyle kalacak cesareti yok. O yüzden, ne kurulan ilişkiler ne de başarı hikayeleri, adamı adam yapmaz. Kimseyle paylaşamadığın acıyı, hayal kırıklığını, içsel savaşını sindirirken yetişirsin olgunluğa.
Bak, yalnız kalmak korkutucu olabilir. Ama bir adam, yalnızken sarsılmamayı öğrenir. Dışarıdan tokatlar gelir, sen içeriden daha sert tokat atacak gücü bulmalısın. Gün gelir, hayat sınar adamı. Dostun da sevgilin de çekilir, başbaşa kalırsın kendinle. Orada ne kadar sağlam olduğunu görürsün. Çöp ilişkiler, oyalanma dostluklar, sosyal medya pozları… Bunların hiçbiri sana uzun vadede bir şey kazandırmaz.
Asıl mesele, ne istediğini bilmek. Yalnızlık sana bunu sunar. Herkesin gürültüsü arasında kendi isteğini bulamazsın. Sessizliği görev haline getir. Yalnızken acı çekiyorsan, orada bir değer, bir ders vardır. Kaçma. Hisset, anlam ver, dönüş. Bu süreçte dirayet kazandıkça, dışarıya daha sağlam çıkarsın. Kalabalık içinde değil, yalnızken büyür adam.
Dışarıya çok oynayan erkek, içi boş bir özgüvenle dolaşır. Oysa yalnızlıkla barışık adam, kendine güvenir ve gittiği yerde iz bırakır. Onun maskülenliği, dayanıklılığı yalnızlıktan gelir. Başarı peşindeysen, herkesin anlayamayacağı bir yolu yürümelisin. Destekçin olmayacak; kendinle yüzleştiğin anlarda gerçek potansiyelini açığa çıkarırsın.
Şunu bil; yalnızlık güçsüzlük değil, terbiyeli bir özgürlüktür. O özgürlük kapsar, geliştirir, savaşçı yapar. Toplumun dayattığı yanlış anlamlardan sıyrıl. Adam tek kalınca korkmamalı. Yalnız kalmak bir eksiklik değil, bir lüks. Kendi kendinin dostu, yol arkadaşı olduğunda, başkalarına mecbur olmadığını anlarsın. Bu da sana gerçek huzuru getirir.
Hayatında her şey üst üste geliyorsa, yalnız kalmayı bir ceza değil, fırsat olarak gör. O sessizlikte kurduğun hayaller, yarınını inşa eder. Dışarıda sürüklenen adam değil, içeride kendini büyüten adam iz bırakır.
Son söz:
Gerçek erkeklik; kalabalığın değil, yalnızlığın ortasında kendin olabilmekten geçer. Bugün, yalnızlığı düşman değil, en büyük gücün olarak gör ve o güçten yeniden doğmayı öğren.